2022-2023 eğitim öğretim yılı öğrencilerimiz için ders zilinin çalmasıyla başladı. Velileri garip bir heyecan sarıp sarmaladı.
Okul önlerinde iş yapan kafelerin ise keyfi yerinde. 1'inci sınıf öğrencileri ve velileri için adaptasyon sorunu yaşanıyor.
Diyelim ki çocuğunuz okula başlayacak, karşınıza iki tercih hakkı çıkıyor.
Ya devlet okuluna gidebilirsiniz ya da özel okul için bütçenizi yoklamaya başlayabilirsiniz.
Özel okul fiyatları gerçekten de dudak uçuklatan türden. Asgari ücret bandında geliri olan bir aile için eğer milli piyango bileti almadıysa özel okul hayal bile değil.
Devlet okullarında ise yoğunluk sorunu çıkabiliyor. Mesela e-devlet ile adres nakli yaptırıp devletin belirlediği okul yerine "Çocuğum şu okula gitsin" diye bir yol seçerseniz milli eğitimin adrese dayalı kurduğu sistemi yıkmak için bir tuğla çekmişsiniz demektir.
HEMEN IBAN'I DAYIYORLAR
Burada en ağır yük okul müdürlerine düşüyor. Yasak olduğu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından birçok kere söylenen okul kayıt ücretleri kütür kütür alınıyor.
Özellikle kurada çıkmayan öğretmen tercihleri için fena rakamlar konuşuluyor.
Bu tam anlamıyla bitmeyen bir trajedidir.
Sembolikte olsa mutlaka sizden 400-500 TL isteniyor. İsteyen il/ilçe milli eğitim müdürüne makbuz yollayabilirim.
Duyumlarda ise deli deli rakamlarla sınıf/hoca transferleri konuşuluyor. "Çocuğumun şu öğretmende okuması için 10 bin lira ödedik" diyeni duydum.
Çocuklara kurbanlık kuzu alır gibi pazarlıkla öğretmen tercihi yapmak hiçbir İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü personeline yakışmıyor.
Çocuklarımız sizin kurbanınız mı?
Kurban anlamı itibari ile Allah'a yaklaşmak için yapılan her türlü ibadeti ifade eder.
Biz de daha iyi eğitim alabilmek için okulda pazarlığa girip mi yaklaşalım?
Sonrasında çocuğun okula alışma süreci bazen felakete dönebiliyor. Benim en rahatsız olduğum sorun ise akran zorbalığı karşısında yetkililerin tatmin edicilikten uzak yaklaşımları.
Bir okulumuzda 6 yaşındaki birinci sınıf öğrencisi sınıfındayken üst sınıflardan bir başka öğrenci giriyor. Ufaklığın cüzdanını almak için uğraşıyor, fiziksel şiddete dönen olayda okul müdürü aileyle konuşarak sorunu çözmeye çalışıyor.
Aynı şey sokakta olsa bunun hukuki karşılığı gasptır. Ve gasp, adam öldürmekten daha ağır bir suç olup ağır ceza mahkemelerinde davası görülerek üst sınırlardan yargılanan bir durumdur.
Daha iki hafta olsa da gördüğüm çoğu vakada öğretmenler ve okul müdürleri günü kurtarmaya dayalı bir yaklaşım sergiliyor.
CEVABIN PARÇASI DEĞİLSEN SORUNUN KENDİSİSİNDİR!
Ben de bir veliyim ve çocuğum okula başladı.
İlk veliler toplantısında okul tuvaletinde çocukları akran zorbalığına uğrayan bir aile okul müdürümüze 4 tane birinci sınıf olan okulda miniklerin farklı bir teneffüs saati yapılıp bu sıkıntılı durumdan kurtulmak istediklerini sordu.
Müdür beyin cevabı çok netti:
- Yapamayız, yasak!
Çok basit bir çözümle bu sorunu aşmak varken "Yassak" diyebilmek belki kanunidir. Ancak İzmir İl Milli Eğitim Müdürü bir genelgeyle bu sorunların yaşanmasının önüne geçebilir.
Tabi öbür durumda akran zorbalığına uğrayıp buna alışsınlar, hayat böyle kardeşim de diyebilirler.
Tercihimiz ilkidir.
***** ***** *****
Kaynağını bulamadığım ancak internet çöplüğünde bakınınca hem Johann Wolfgang Von Goethe'ye (Ölümü 1832) hem de İslam filozofu İmam Gazzâlî'ye (Vefatı 1111) ait olduğu iddia edilen söz şöyle:
Mezardakilerin pişman olduğu şeyler için dünyadakiler birbirini yiyor.